1 Nisan 2013

Deniz Uğur: Aslolan koşulsuz sevmektir!...

Çizdiği güçlü kadın portresi ve hayata olan pozitif bakış açısıyla kitlelere ulaşan Deniz Uğur, şimdilerde gerçek hayat hikayelerini ekrana getiriyor


 - İnsanların hayatlarına dokunan bir program yapıyorsunuz, nasıl bir duygu? Yıpratıcı oluyor mu?
Filmleri aratmayan gerçek yaşam öykülerinin anlatıldığı bir program sunuyorsanız sağlam durmak zorundasınız. Sonuçta yayının akışını sağlayıp programı tamamlamanız, yani kontrollü olmanız gerekiyor. Ama ben bizim programın bir nevi terapi yönü olduğunu düşünüyorum. İnsanlar yaşadıklarını paylaşıp hafifliyor, acılar paylaşıldıkça katlanılır hale geliyor. Duygusal boşalma ve ağlama sağlıklı bir şey bence. İnsanı hasta eden şey acıları içine atmaktır.

- Siz acılarınızı ya da sevinçlerinizi kiminle paylaşıyorsunuz peki?
İyi ve kötü günlerimde hep yanımda olan sevgilimle paylaşıyorum. Birbirine omuz vermek insanı daha da güçlü kılar ve birinin her koşulda yanınızda olacağını bilmek içinizi ısıtır. Sevgi koşulsuzdur. Koşulluysa adı sevgi değildir zaten.

- TV sizin için ne anlam ifade ediyor? Dizilere mi daha yakınsınız programlara mı?
Ben bir oyuncuyum. Sunuculuk da yapabilen bir oyuncuyum ama tamamen sunuculuğa dayalı bir kariyerim olmayacak tabii ki. Aslında TV dizilerinin TV programlarından farkı yok prensipte. Yapımın arasına reklâm giriyor, insanların elinde kumanda, diledikleri gibi zap yapıyor. Oyuncunun sanatsal açıdan tatmin olacağı mecra sinema ya da tiyatrodur. Ama televizyon da vitrindir, geniş kitlelere ulaşmak açısından önemlidir.

YENİ PROJELERİM VAR

- Müthiş giden bir iş ardından neden dizi tercih etmediniz?
Dizi yapacağım elbet, ama biten bir dizinin ardından hemen bir başkasına başlamak istemedim. Gelen çok güzel proje teklifleri var, menajerim Gaye Sökmen'le birlikte değerlendiriyoruz. Yeni sezonda ne
yapacağımıza birlikte karar vereceğiz.

- Siz de zor bir dönem geçirdiniz, bu program sert değil mi o sürecin üstüne?
Söylemiştim, Film Gibi programının terapi yönü olduğuna inanıyorum. Karşınızdakiyle empati yapıyorsunuz, onunla birlikte ağlayabiliyorsunuz ve duygusal bir boşalma yaşayıp rahatlayabiliyorsunuz. Ayrıca toplum için çok önemli konular da işleniyor programda. İnsanların yaşamlarından yola çıkarak önemli sosyal eleştiriler de yapıyoruz, bir anlamda yol gösterici oluyoruz bence.

ÇOCUKLARIM HER ŞEYDEN ÖNEMLİ

- Özenli bir annesiniz... İş-aile-aşk dengesini nasıl kuruyorsunuz?
Çocuklarımla bire bir ilgileneceğim, oyun oynayıp paylaşımda bulunacağım saatleri baz alarak programlıyorum hayatımı. Yayın saatlerini bile buna göre konuşmuştuk. Eğer sunduğum programın bitiş saati çocuklarımın okuldan dönüş saatlerine uymasa kabul etmezdim mesela. Çocukların uyuduğu ya da babalarında olduğu zamanları da kendime ayırıyorum. Sorumluluklarımı aksatırsam o suçluluk hissiyle mutlu olmam mümkün olmazdı çünkü.

- Daha önce dizi döneminde çocuklar için özel maddeler koydurmuştunuz sözleşmenize, ayni prensibiniz devam ediyor mu?
Evet, söylediğim gibi, aynen devam ediyor. Sözleşme şartlarımı çocuklarım belirler. Çocukların bu yaşları, onlarla aranızda ömür boyu sağlam bir köprü kurulması açısından çok önemli.

HAFTA SONUNU İYİ DEĞERLENDİRİYORUM

- İş dışında, haftakin size ait günlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hafta içinde, bana ait günlerden değil, saatlerden bahsedebiliriz ancak. Dopdolu bir programım var. Ama hafta sonlarını iyi değerlendirmeye çalışıyorum. Mutlaka bir film izlemeye, bir tiyatro oyunu izlemeye, bir sergiye ya da bir konsere gitmeye çalışıyorum.

- Sosyal medyada ne kadar aktifsiniz? Sosyal medya sonrası hayatımızda neler değişti?
Sosyal medyaya işlevsel olduğu ölçüde başvuruyorum, bütün hayatımı ele geçirmesine izin vermiyorum ama bazı insanlarda bunun bir bağımlılık haline geldiğini görüyorum. Sosyal medyayla birlikte basın ve halkla ilişkiler anlamında çok şey değişti tabii. Kendinizi dilediğinizce ifade edebiliyorsunuz ve insanlar sizi direkt olarak tanıma şansına sahip oluyor. Bir nevi er meydanı orası. Birisi hak etmediği şekilde basın tarafından şişirilmiş bile olsa sosyal medyada kendini kaliteliymiş gibi gösteremez  örneğin. Kurduğu cümleden, duyarlılık gösterdiği konudan kişinin ne olduğu ortaya çıkar.

FAVORİM CHARLIZE THERON


- Kimleri izliyor, dinliyorsunuz?
Lenny Kravitz'i çok seviyorum ben. Robbie Williams'ı da. Ve tabii ki her zaman Madonna. Charlize Theron'ı izlemekten zevk alıyorum. Hem olağanüstü güzel hem de çok başarılı bir oyuncu olduğu için. Ayrıca Robert Downey JR favori aktörüm.

- Her dönem ekran trendleri değişiyor, bir dönem diziler popülerken sonrasında yarışmalar olabiliyor. Nereye gidiyor sektör? Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında trendler değişir gibi görünse de dönüp dolaşıp aynı şeyler pazarlanıyor. Ülkemizdeki yayıncılık hızla gelişiyor diyemem çünkü alışkanlıklarımızdan zor vazgeçiyoruz ve yeniliklere açık değiliz. Bunun en büyük sorumlusu da reklam verenler diye düşünüyorum.

AKŞAM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder